Pazartesi, Ocak 16, 2017

Otostop

OTOSTOP GÜNLÜKLERİ
Üniversite yıllarımda otostop çekmeye bayılırdım.
Bir sürü yeni insan, bir sürü hikaye.
Hem nelere binmezsin ki sonra, kamyonlar, son modeller, kendi halinde sadece gidecek gücü olanlar...
Sohbet canlısı çok nazik araç sahipleri de olurdu Nemrut olanları da.
Diğerleri normaldi de bu Nemrut olanları anlamazdım.
Arkadaş madem pis bi herifsin ne diye alıyorsun arabana, istenmeyen içgüveysi damat sendromuyla bitmiyor sonra o yollar.

Yıllar geçip kendi arabama sahip olduğumda nerde elini kaldıran olsa, ya da bırak el kaldırmayı nerde araç beklediğini düşündüğüm birini görsem davet ettim arabama.
Hatta sık sık bizimkilerin "neeee nasıl durursun nasıl alırsın gecenin o vakti tanımadığın adamları arabana, hiç mi aklın yok senin" fırçalarını da az yemedik.
Hemen örneklendireyim öyle işkembe-i kübradan atıyormuş sanılmasın.
Bir kış vakti, Iğdır'dayken, bir yakınımı Kars Havaalanına bıraktım dönüyorum, nasıl karanlık nasıl soğuk tam korku filmi platosu.
Şimdi adını vermeyeyim çatışmaların bol olduğu bir İlçenin sınırından geçerken iri kalıplı iki kişi el etti o kadar karanlık ki yüz görmek mümkün değil sadece iki karaltı.
Bunlar el edince ben de durdum, adamlar kapıyı açıp büyük bir hayretle "gardaş sen deli misen, burada durulur mu? El kaldırdık diye durman mı gerek? Biz belki bir tanıdığa rastlarız diye el ediyoruz sen ne siye duruyon, canından da mı korkmuyon?"
Güldük beraber fırça faslı bittiyse atlayın dedim, oralılarmış yakın bi yere gideceklermiş soğuktan gidememişler filan.
Neyse örnekle ispat yeter, kendi kahramanlıklarımı anlatmak değil derdim.

Kendi çektiğim otostoplara dönüyorum;
Otostop çekme ameliyesinde beni ilk cesaretlendiren belki de otostopla başlayan güne gidelim.
Evdeyim o zaman cep telefonu yok, ev telefonundan biri arayıp acil yetişmem gereken bir haber verdi ama minibüs yarım saatte bir geliyor nasıl yetişirim diye düşünürken ben o telaşla yola fırladım geçen ilk arabaya elimi kaldırdım.
Araba ilk başta durmadı, araba diyerek de haşa saygısızlık yapmayayım, uçak uçak, acayip bi, şey son derece son model, hiç binmemişim daha önce öylesine, derken sert bir fren araba geri geri geldi camı açtı gayet nazik "kusura bakmayın dalgındım buyrun" dedi, herşeyi geçtim yaşım 18 adam bana "siz" diyor "buyrun" diyor tabi o zaman çok acelem olduğundan bunların herbirine ayrı ayrı şaşıramadım, bir şaşırmayla hepsini idare ettim, sonra aklıma geldikçe her biri için "oha, yok artık" dedim. Sağolsun bi de gideceğim yere kadar bıraktı ki değme keyfime
O gün işte otostop fikrine çok ısındım
Artık gerekli gereksiz, zamanlı zamansız sürekli elimi kaldırıp duran ilk tekerlekli araca biniyor ve şöförüyle havadan Sudan sohbet ederek gidiyordum.

Yine günlerden bir gün, bir Cuma namazı çıkışı, cami önünde duran son model bir jipe el ettim, şöför de kapıyı açıp arabaya binerken başıyla selama benzer bi işaret yapınca, hoop ön kapıyı açıp koltuğa kuruldum.
Kuruldum kurulmasına da o sırada arka kapı da açıldı, Şöför hışımla bana dönüp " napıyosun sen yaa, patron biniyo ya" diye bol "ya" lı  bir fırça atınca gülsem mi ağlasam mı bilemez bir halde kalakaldım.
Patron da Karadeniz uşağı, ağır abi " n'oluyo" dedi
Ben de sesimi en fazla kendim duyabileceğim bir sesle "Abi eve gidecektim, otostop çekiyordum, Araba benim için durdu sandım ondan bindim, hemen inebilirim" dedim.
Patron, koçum benim bee, "olur mu öyle şey, bırak kardeşi evine" dedi şöföre.
Yolda hiç konuşmadık ama kapıya kadar bıraktılar, inerken "sağol Abi" dedim Patrona, şöförle hiç muhatap olmadım, havaya girmişim, sonra evde ödenmemiş elektrik faturasını gördüm de normale döndüm Allah'tan.
Çok şükür

Aradan 1 hafta geçmiş geçmemişti.
Bu sefer yine son derece lüks bir arabaya el kaldırdım.
Sağolsun durdu, gideceğim yer zaten yolunun üzeriymiş filan.
 Amaa aha bu da onlardan çıktı. Nemrut'lardan.
Bildiğin Nemrut Ne konuşuyor, ne soruyor, soru sorsan tek kelimeyle cevap veriyor.
Sanırım yaptığını yeter derecede bir iyilik olarak gördüğünden güler yüzlü olma hal hatır sorma gibi bonus sevaplara pek tamah etmiyordu.
Otostop tecrübelerim çok üstüne gitmemem gerektiğini söylediğinden susup yol bitsin diye bekliyordum.
Yol devam ederken bir ara sokağa geldik.
O sıra sokaktan bir araba çıktı o da ne, bizim Nemrut ses verdi "yanlış yönden geliyor aslında yol vermemek lazım"
"Hmm evet" filan gibi kontrollü cevaplar verdim ben de, ne olur Ne olmaz, Konuyu uzatırım tıp diye susar filan risk almadım.
Sokak boyunca 20-30 metre gittik gitmedik bir araba daha göründü.
Nemrut'a can gelmişti "yok artık bu kadar değil, yol mol vermem" dedi.
Eliyle karşıdaki arabaya geri git işareti yaptı, karşı arabanın sürücüsü, kadındı, o da bizimkine eliyle geri git dedi.
Bu durum Nemrut'un çok hoşuna gitmişti.
Nemrut bildiğin Güdük Necmi oluveriyordu.
Gülmeye konuşmaya şakalar yapmaya başladı birden bire.
Arabanın içinde bir metamorfosise (dönüşüm) şahit oluyordum.
Kulakları çınlasın Kafka'nın.
Adamın hayatının kilometre taşıymış meğer bu dar sokaktaki kadın.

Neyse durmaya başladık, kadın da durdu.
Bizimki ne yapalım yapacak bir şey yok der gibi iki elini çaresizce görünmeye çalışarak havaya kaldırdı.
Kadın da aynısını yaptı.
Farın ışığından gördüğüm kadarıyla öfkeden deliye dönmüş bir kadın vardı, ama eğer o da far ışığından görüyorsa bizim arabanın içi panayır yeri gibiydi.
Bizim Güdük Necmi "el arttırıyorum" dedi, Konyalı kapatıp farı söndürdü, kadın da çoktan buna hazırmış gibi o da aynısını yaptı.
Gecenin karanlığı dar bir sokakta motorları durmuş farları sönmüş 2 araba bekliyoruz.
Bizimki bir neşeli, bir uçarı anlatamam ( aslında anlatırım da gerek Yok o kadarına) ben desen canıma nimet bize olay olsun sabaha kadar dururum orda.

Biz ne kadar beklediysek artık emin değilim 5 dakika mı 10 dakika mı.
İnsanlar gelip geçerken bakıyor kaza olup olmadığını anlamaya çalışıyor, bakıyorlar bakıyorlar e hiç hareket Yok sonra "ben miyim köyün delisi banane" deyip gidiyorlar
Biz inatla ve neşeyle beklemeye devam ediyorduk ki önünde durduğumuz apartmandan çıkan birisi kadının arabasına yöneldi, neden bekliyorsun filan dedi sanırım ki sobaya kolonya döküldü.
Kadın başladı bağırmaya, burası onun eviymiş, bu utanmaz adam biraz geri alsa evinin önüne park edecekmiş, şehir eşkiyaları heryerdeymiş ve daha birsürü şey
Bunları duyan Güdük Necmi hiç bozulmadan sırıtarak "hadi büyüklük ben de kalsın normalde çekilmezdim ama" deyip arabayı çok az geri aldı,
adam akıllı geri almıyor ya adamın içimde Nemrutluk, kadın da gerçekten evinin önüne geçip park etti.
Biz basıp geçtik, parka ve yürek paramparça, geride ölüm duygusu geride sağır sessizlik (seviyorum lan Ahmet Kayayı)
Sonra Güdük nerde oturduğumu sordu, tarif ettim, kapıya kadar bıraktı.
Nemrut memrut ama iyi adamdı

Hiç yorum yok: